Ölürayak Şenlenenler
Bir arkadaşımla bir şeyler konuşuyoduk bir gün. (Bu çok sağlıklı ve sarsılmaz bir giriş oldu, buradan devam edebilirim.)
Bir arkadaşımla, yakın zamanda ölen birisi (veya bir şey) hakkında konuşuyorduk. “Son günlerinde mutlu olsun” tezi üzerinden gidiyordum ben. Aynen “dimdirek” devam ediyordum, orada bir yerde müdahale etti.
- Fark etmez abi aslında.
- Ne fark etmez?
- Son günlerini mutlu geçirmesi, bişey fark etmez.
- Hmmmm.
- Önemli değil yani.
- Sanırım, yani onun açısından önemli değil.
- Senin açından da önemli değil?
- Ya aslında onun açısından da önemlidir belki, ama onun nihai açısından önemli değil. Sonra çünkü finito, “son üç günüm nasıl geçmişti dur bakalım muhasebesini yapayım” diyemeyecek.
- Hmhm onu diyom ben de.
- Evet. İşte, o esnada, ölümünün yakın olduğunu bildiğin sürede gözünün önünde mutlu görmek istiyosun. Kendin için heralde temelde, ondan benim için önemli olabilir. Sonuçta en azından o olayda ölen kişi ben değilim.. ya da inşallah değilimdir.
- Eheh evet, öldükten sonra arkasından üzülüyo olmanla aynı şekilde.
Onun gibi bişey, evet
5 yorum:
aslında son günlerinin mutsuz olması ölümü bir kurtuluş haline getirdiği için ölümü iyi bile kılabilir. "en ucuzundan stockholm syndrome" bile denilenebilir bu tespite...
Evet. Bunu tek "not necessarily" kılan ihtimal, heralde böyle çok mutluyken, bi anda ölmesi olur. Farketmeden, sırıtır bi ceset halinde.
herkesi güldürüp kendi ağlayan palyaçoya kadar uzanabiliriz bu bağlamda..
o kadar uzun boylu değil.
Son günlerin mutlu geçmesi ölümü daha da trajik kılar. Güzel güzel ölünmez öle. "Çok acı çekiodu iyi oldu" diyemeyiz sonra. Ama ölmeden önce bi meleklik gelio insanlara. Her bişeyin koyuyolar götüne gibi. Öyle olsak hep güzel olurdu.Mutluluğun yeri zamanı olmaz. Buldun mu iyidir, yoksa eyvallahtır. Başkası olma kendin ol!
Yorum Gönder