23 Nisan 2008

Dünyanın Sonu ve Etik Duruş

İnsanın evrendeki yerinin çok çok çok çok ufak olduğu, bir veya bir grup insanın hayatları boyunca yapıp ettiklerinin de bununla orantılı olarak önemsiz olduğu, kafasını mağarasından dışarı çıkaran herkesin en azından birkaç kere maruz kaldığı bir fikirdir (bazısı mağaranın içinde de anlar onu, o insanlar konu dışı).

Durum bu. Problem bu. Peki çözüm ne? Çözüm olarak ne sunuluyor bize?

Bize çözüm olarak sunulanların pek çoğu, şeye sürülecek tıynette öneriler değil. Geride bir eser bırak, fakirleri doyur (sanki onları sonsuza kadar yaşatabilecekmişsin gibi), sahile in naylon torbaları topla, ev atıkların için üç ayrı torba kullan ve sokakta elinde üç torbayla zağar gibi dolaşıp geri dönüştürme tesisi ara. Bunun gibi şeyler.

Öncelikle, bizim burada olup olmadığımız, sıhhatimiz ve afiyetimiz, güzel ihtiyar dünyamızın zerre sikinde olmayan bir konu. O yolunu buluyor iyi kötü, en nihayetinde bize uygun olmayan ama kendisi için gayet hoş bir ortam yaratıp, daha sonra orada yeni evrimleşecek zibidilerin ortalığı mahvetmesini bekleyecek. Bunun için çok fazla zamanı oluyor, zaman ile ilişkisi sen ben gibi değil zira.

Sen, ben, biz, bu durumda ne yapabiliriz? Doğamız gereği faydası ve zararı aslında minimumda yaşayıp giden tipleriz (zararı da minimum diyorum, çünkü bakınız bir önceki paragraf: İstediğin kadar karbon yakıtı tüket, osur osur ipe diz; dünya yolunu bulur. O yol senin işine gelmeyebilir, ama bu da senin sorunun.)

Bu kadar masif bir önemsizlik içindeki "kendini", en azından tutarlı bir şekilde tamamlamak için benim önerim, finali de aynı çizgiyi koruyarak yapmaktır.

Bu sebeple, dünyanın sonunun geleceğinin kesinleşeceği o an için, size kurtuluşun reçetesini sunuyorum:

Yapılmaması gerekenler:

1. Panik.
2. Ağlamak sızlanmak, sevdiklerini aileni telefonla arayıp veda etmeye çalışmak.
3. O şeytani göktaşını durduracak son bir numarayı icat etmek için son anlarını heba etmek.
4. En yakınındaki canlı ile sevişmeye çalışmak (Bu tek başına baktığında çok mantıklı, ama en iyi opsiyon değil).

Yapılması gerekenler:

1. Birkaç kilo taze badem almak.
2. Cep telefonunun sim kartını çıkarıp, yerine boylamasına ikiye ayırdığın o bademi sıkıştırmak.
3. DVD Player'a güzel bir porno film koymak.
4. Bir yandan o bademleri atıştırırken, bir yandan porno filmini seyretmek, sonuna kadar bunu yapmak.

İşte bu. Hayalleri süsleyecek bir sona benzemiyor da olsa; eeh, hayalleri süsleyecek bir hayatın olmadığından da eminim. O kadar önemsizsin ki, bu evrene tutarlılıktan başka katabileceğin gerçek bir şey yok.

3 yorum:

amantes sunt amentes dedi ki...

fakir doyurmak güzeldir, sonsuza kadar yasatamazsin onlari ama.. sana sonsuzluk katar.

dar agacina giden adam da ölecek. ama yine de son bir kez demli bir cay yudumlayip nefis bir pasta yer (ya da artik her neyse). ac insani doyurmak ta böyledir [bence].

gerrain dedi ki...

oh yea!

Adsız dedi ki...

everene tutarlılık kattığımızdan da emin değilim. insanın kendisi zaten tutarsız, 5 milyarı biraraya geldiğinde oluşacak kaos ? işte ona oh yeah! derim.
O ye! diye bir şarkı vardı birde, popçu furyasında heba olan bir abla söylüyordu. Çok tutarlıydı kendisi fekat kurtlar sofrasında tutunamadı.